“`html
Fahrettin Altun’dan Önemli Mesaj: İlişkilerin Kapsamı ve Gözaltında Yaşananlar
Dün, Cumhurbaşkanı Erdoğan’dan sonra Türkiye’deki en etkili isimlerden biri olan eski İletişim Başkanı Fahrettin Altun’un avukatı Sezgin Tunç ile bir görüşme gerçekleştirdim. Tunç, telefonla arayarak şöyle ifade etti: “Sayın Altun, yurtdışında ve beni özellikle bir konu hakkında bilgilendirmeniz için aradığını belirtmemi istedi.”
Gözaltına Alınan Serdar Haydanlı İle İlgili Açıklamalar
Görüşmenin ana gündemi, 19 Mart sabahı İstanbul’un seçilmiş Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu ile birlikte gözaltına alınan Serdar Haydanlı ile ilişkiliydi. Haydanlı, kısa bir müddet gözaltında tutulduktan sonra serbest bırakılmıştı. Bu durum üzerine CHP Genel Başkanı Özgür Özel, Altun’un imzasıyla, Haydanlı’nın 100. Yıl Kutlamaları için görevlendirildiğini gösteren resmi bir belgeyi kamuoyuna duyurdu.
12 Şirkete Ait İşbirliği Yazıları Hakkında!
Eski İletişim Başkanı Altun, 19 Mart’tan bu yana bu konuda herhangi bir açıklama yapmamıştı. Ancak dün avukatı aracılığıyla ilk defa bir açıklama geldi. Sezgin Tunç, “Evet, o yazılar yazıldı. Fakat sırf Serdar Haydanlı için böyle bir yazı düzenlenmiş izlenimi oluşturuldu. Sayın Başkan, 100. Yıl etkinlikleri çerçevesinde pek çok şirket için benzer ‘görevlendirme’ yazıları kaleme aldı. İsterseniz örneklerini sunabilirim. Bu durum, özel bir işbirliği değil, devlet dairelerinin 100. Yıl etkinliklerinde kiminle işbirliği yapacağını gösteren genel bir yazımdı” dedi. Tunç, çeşitli şirketlere ait 12 yazının görüntülerini de paylaştı.
125 Günlük Sessizlik Neden?
Bu süreçte, Tunç’a şu soruyu yönelttim: “Bu açıklamanızı yapmak için neden 125 gün beklediniz?” Cevap olarak, “Devam eden bir soruşturma vardı. Bu yüzden açıklama yapmamayı daha uygun bulduk,” ifadesini aldı. Tunç ile keyifli bir sohbet gerçekleştirdik, geçmişte daha şeffaf bir iletişim olabilseydi, durumun farklı olabileceği düşüncesi aklımda belirdi. Çünkü muhalif görülen şahıslara karşı, Altun’un sürekli bir gizlilik içinde hareket ettiğine dair izlenimler var.
Gülden Paylaşım ve Cevapların Ardından
Görüşme sırasında Tunç, bana sosyal medyada dolaşan mizahi bir paylaşımı gönderdi. Ahmet Özal’ın “Beni Fahrettin Altun öldürdü” ifadesiyle gülümseyerek gerçekleştirdiği paylaşım, Altun’un mizah anlayışına dikkat çekti. Şunu düşündüm ki, bu tür durumlar Altun’un da dikkatini çekiyor olmalı; zira kendisinden hiç gülen bir fotoğraf görmemiştim.
Devletten Gelen Resmi İtiraflar
Altun’un avukatı tarafından paylaşılan yazılar, önemli bir resmi belgenin içeriğini oluşturuyor. Haydanlı’nın durumunun doğrulanması, şu an iddianame hazırlığında olan İmamoğlu ve ekibi için önemli bir argümanı gündeme getiriyor. Bilgilerimize göre, devletten “itirafçı” olarak tanımlanan iş insanları ile geçmişte iş yapılmış. Altun’un gönderdiği yazılarda, bu iş insanlarının adlarının gizli tutulduğunu da vurgulamak gerekir. Bu isimlerin açıklanmasının faydalı olacağına inanıyorum.
Aynı İtirafçıdan İhaleler
İtirafçı olarak nitelendirilen bir iş insanının, bugüne kadar devletten ve belediyelerden toplam 388 ihale aldığı, bunların 300’ünün AKP belediyeleri tarafından verildiği bilgisi elde edildi. Bu durum, akla bazı sorular getiriyor: 23 yıl boyunca yaşanan bu ilişkiler, şimdi neden ortaya çıkıyor? Bu kişilerin 23 yıl içinde nasıl tanınmadığını sormak, oldukça mantıklı bir yaklaşım.
İmamoğlu’na Sunulan Belgeler
Fahrettin Altun’dan gelen yazıların üstünde “Cumhurbaşkanlığı” ifadesi bulunuyor. Bu durum, devletin resmi belgesi niteliği taşıyarak İmamoğlu’na karşı yürütülen soruşturmalarda geçerli bir savunma malzemesi sunuyor. Devlet, Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı aracılığıyla “Bu yazışmalar devlet kurumları ile yapılmıştır” şeklinde bir mesaj veriyor. Bu durum, İmamoğlu ve tüm CHP’li belediye başkanları için mümkün olan tutuksuz yargılanma sürecinde önemli bir dayanak oluşturabilir.
Değişen İletişim Stratejisi
Sezgin Tunç ile konuştuğumuz bir diğer konu ise “nefer” kavramı üzerineydi. Altun, bu terimi, “Belli bir hedef doğrultusunda müttefik olan insanlar” anlamında kullanmıştı. Oysa, yazılı iletişimin doğası gereği kavramların anlamı önemlidir. Ben, gazeteci olarak bu kavramları yan yana getirmekte zorluk yaşıyorum, ancak farklı bakış açılarının da var olduğunu kabul ediyorum.
Yeni Görev ve Terfi İlişkisi
Fahrettin Altun’un yeni pozisyonuna dair düşünceler paylaşılırken, bazıları bu durumu “tenzili rütbe” olarak değerlendirmişti. Ancak ben, bu tür bir görevin insan haklarına işaret eden bir itibar terfisi olduğunu düşünüyorum. Eğer bu yeni görev, insan hakları açısından etkin bir sonuç doğurursa, onun için oldukça faydalı bir unvan olacaktır.
Sonuç Olarak
İnsanın haklarını savunma konusunda güçlü bir tutum sergileyebilirse, ben de bir dost olarak her zaman yanında olurum. Altun’un, insan hakları anlayışını Avrupa standartları etrafında geliştirebilmesi çok önemli. Eğer bunu başarırsa, onun yanında yoldaşlık yapmaktan mutluluk duyarım.
Altun’un Avukatının Açıklamasına Yanıt
Yazım yayınlandıktan hemen sonra, Sezgin Tunç, sosyal medya üzerinden benim yazımı eleştirdi. Manipülasyon yapmakla suçlaması ise ilginç; zira yazımda onun söylediklerine yer verdim. Sadece kendi görüşlerimi ekledim ve “Özgür Özel’in açıklamalarına yer verdim” dedim. Bu durum, konu hakkında bir tutum belirlemek açısından oldukça açıktı. Şimdi eleştirilerinin anlamı nedir?
Özetle, Fahrettin Altun’un imzasıyla ortaya çıkan belgeler üzerine her gazeteci kendi yorumunu yapabilir. Şimdi bu durumu yargıya bırakmak, herkesin takdirine kalmış durumda.
Ertuğrul Özkök
“`