Meltem Günay’ın özel haberi
Türk basın tarihine damga vuran Sami Kohen, Güngör Uras, Çetin Altan, Ahmet Tulgar, Hasan Pulur ve daha niceleri onun objektifiyle ölümsüzleşti. 30 yıldır binlerce belki de yüzbinlerce fotoğrafa imza atan foto muhabiri Ercan Arslan, kendi çektiği Türk basınının ‘en güzel abileri’nin fotoğraflarını sosyal medyasından paylaşarak farklı bir projeye imza attı. Arslan, o çalışmasını da Patronlar Dünyası’na anlattı
YOL ARKADAŞLIĞI YAPMAKTAN GURUR DUYUYORUM
‘Benim dostluklarım fotoğraf üzerinden’ diyen Arslan, “Onlara saygımı göstermek, bana kattıkları için borcumu ödemek istedim. Fotoğraflarıyla ölümsüzleştirmeye, paylaşmaya çalıştım. Kendi yaptığım işle onları andım aslında. Bu isimler, yanında yürümekten, yol arkadaşlığı yapmaktan büyük gurur duyduğum isimler” dedi.
MECBUREN ÇOK İYİ
Arslan sosyal medyasında sadece küçük bir kısmını paylaştığı önemli isimlerle ilgili o anları da anlattı;
“Nail abi, Nail Güreli, gazeteye otobüsle gidip gelen efsane bir gazeteciydi. Bütün gazetecilerin dayanışma davalarına gelir, yürüyüşlerde en önde olurdu. Onunla yerel gazeteciler seminerlerine konuşmacı olarak giderdik. Bu fotoğrafını da Ordu’da sahilde çektim. O seminerlerde bir haberi on gazete nasıl yayınlamış diye tek tek o gazeteleri açar gösterirdi hatta bunun için iki adam da tutardı. Ben ona bu gazetelerin fotoğraflarını çekip bir usb’ye yükledim, o konuşurken bilgisayardan ekrandan gösterdim. Bunun için çok mutlu olmuştu. Gazetede çok yakın çalışırdık ona nasılsın dediğimde ‘mecburen çok iyi’ yanıtını verirdi.
Nail Güreli
Ahmet Tulgar benim tanıdığım en zeki gazetecilerinden biriydi. Onun röportajları sırasında onu dinlemek çok değerliydi. Çok kıymetli bir yol arkadaşıydı. Biriyle röportaj yaparkan 21. dakikada teybi kapatır bana bu kadar yeter derdi. Sorularına yanıt arıyordu ama soruları yanıtlardan daha kıymetliydi. Onun fotoğrafını da Sütlüce-Eyüp arasında sandalda çekmiştim.
Ahmet Tulgar
Sami Kohen çok kıymetli bir isimdi. İnanılmaz bir gazetecilik hikayesi olan çok saygın biri isimdi. Sürekli seyahat ederdi o yüzden onu Rahmi Koç Müzesi’ndeki uçağın kapısında çektim. Onunla sohbet etmek inanılmazdı. Yine Hasan Pulur çok saygın bir gazeteciydi benim yaşım kadar tecrübesi vardı. Gazetedeki odasında onu çekmiştim. Güngör Uras, çok naif, çok ‘güzel’ bir adamdı. Bilgi deryasıydı. Onu da defalarca çekmiştim. Bu fotoğrafını da Ortaköy’deki kendi ofisinde kitaplarının arasında çekmiştim.
Doğan Heper-Sami Kohen
Çetin Altan benim defalarca fotoğrafını çektiğim bilgi küpü inanılmaz bir gazeteciydi. Sadece oturup onu dinlemek bile insana çok şey katardı. Onu da Fenerbahçe Parkı’nda uzun yaptığımız bir yürüyüş sırasında çektim.”
Çetin Altan-Ercan Arslan
O AMCA YAYIN YÖNETMENİ ÇIKTI
‘Gazeteciliğin mutfağında çok kıymetli bir isimdi’ dediği Doğan Heper’le ilk tanışma hikayesini ise Ercan Arslan şöyle anlatıyor;
“Daha Milliyet’e yeni başladığım dönem Cağaloğlu’ndayız. Drej Ali’nin adamları gazeteyi bastı. Ben de o zamanlar fotoğrafların basıldığı karanlık odadayım. Bir anda kapı açıldı, iki kişi yaşlı bir adamı içeriye getirdi sonra kapıyı kilitleyip gitti. Ben de o getirdikleri kişiye, ‘Ne oldu amca’ dedim. Bir saate yakın orada kaldık sonra çıkardılar. Ben de oradakilere ‘bu kim’ diye sorduğumda gazetenin yayın yönetmeni Doğan Heper dediler. Gazeteciliği tutkuyla seven işini çok iyi yapan isimlerden biriydi.”
ÇEKTİKLERİMİ DEĞİL ÇEKMEDİKLERİMİ SAYMAK DAHA KOLAY
Arslan meslek hayatı boyunca kaç kişiyi fotoğrafladığını sayamayacağını belirtirken, “Aslında çektiklerimi değil çekmediklerimi saymak daha kolay. Sinema, edebiyat, müzik, iş dünyasından binlerce isim. Ben kendi dönemimi belgelemekle kendimi sorumlu hissediyorum. Ara Güler, ‘ben fotoğrafları çekmeseydim Türk edebiyatı yüzsüz kalacaktı’ demişti ben o kadar iddialı değilim ama en azından bir bakış açısı getirdim. Kendi dönemimi fotoğrafladım. İş dışında kendime bunu iş edindim. Bir dönemin Türkiye’sini çektim. Birilerinin bunu yapması gerekiyordu o birileri de çok az insandı. Ben de sorumluluğumda sahip çıkmaya çalıştım.” diye anlattı.
patronlardunyasi.com